Daha Kaç kez ölebilirim...
Ankara'da kar var. Ayaza yüz tutmuş bir hava... Ve ben bu havada daha kaç kez ölebilirim diye düşünüyorum... (?) Bilirsin yaşananları, bilirsin her bir anı ve buz tutar ellerin. Havadan mı yoksa kaybettiklerinden mi? Sen çırpınırsın kimseyi üzmemek için, üzülmemek için. Sonra hiç olmadığın birine dönüşürsün. Sonra bir gece kar yağar, sonra bir gece o karda bir ayak izinde bir kez daha ölür ve son kez nefret edersin...
Teoman dinleyenler bilir, gerçi dinlemeyenlerde bilir... Der ki, "iki yabancı birlikte ama yalnız iki yabancı..." Ben de şimdi tam olarak onu yaşıyorum sanırım. Bir nefes öncesinde bağışlamıştım seni hem seni hem de kendimi. Çünkü henüz o kadar değildik. Çünkü henüz o kadar yabancı değildik. Şimdi ne kadarda uzak şimdi ne kadar da yalnız... Sahi bu ben miyim?
Anılar dersen, benimde aklımda bazı sahneler. Her köşe başı, bir ağacın dört mevsimi benimde aklımda... Aklımda bir yağmur. Bir yağmur çok uzaklardan çağırıyor... Gelirsen severim diyor. Benimse aklım bir küçük kar tanesinde.... Diktim gözlerimi gökyüzüne bakıyorum. O kar tanesinin düşüşünü izliyorum. Dayanmak zormuş meğer, sonunu bildiğin oyunlara... Bir şehiri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek var.... Yağmur benim, kar tanesi sen....
Vedaları bilirsiniz. Gitme zamanlarını da bir gitme hali içinde olmaları da... Ağır bir vedaya uyanıyor gün. Benimse kalbim sıkışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder